Projenin tasarım fikri ‘‘Bir aradalık’’ kavramı üzerinden geliştirilmiştir. 2000’li yıllar insanların hayal güçlerini bile zorlayacak dijital devrimlere ve gelişmelere sahne olmuştur. Yaşanılan dijital dünya zaman, mekân ve insan arasındaki ilişkileri de kuşkusuz değiştirmiştir. Proje, bu bağlam üzerinde durarak ‘Bir aradalık’ kavramını mevcut yapıda üç durum üzerinden değerlendirmekte ve öneri yapıda ise tespitlere cevap olacak biçimde üç farklı şekilde ele almaktadır.

​

'Yüzen' bir kutu olarak tasarlanan, iki aynalı perde duvar ile sahanın iki köşesinde zemine hafifçe dokunan bina, yerçekimine meydan okuyor ve liman önü ile sokak arasında açık ve görsel bir bağlantı oluşturuyor. Bina, basamaklı bir ahşap merdiven ve teras ile suya bağlanır, konferanslarla bağlantılı konuklar için çeşitli kamu etkinlikleri, yemek veya açık hava etkinlikleri için kullanılabilecek yeni bir çekici kamusal alan yaratır veya sadece kalmak için rahat bir yer olarak kullanılabilir. gelip geçenler. Yüzen kutunun alt tarafı, suyun deneyimini diğer tarafa kadar çeken ve meydanda eşsiz bir deneyim veren bir ayna tavanla kaplıdır.

​

Binada bir restoran ve mühendislik, teknoloji ve tasarımın tamamen entegre olduğu çok fonksiyonlu bir konferans ve etkinlik alanı bulunmaktadır. Görüşler, gün ışığı koşulları, akustik, oda düzeni, kat yükseklikleri vb. Mevcut olay için mükemmel bir çerçeve oluşturacak şekilde ayarlanabilir. Ana iç mekanın sıcak ahşap iç kısmı, binaya, bir bulutsudaki bir yıldız gibi ince bir perdenin arkasına saklanan, havada asılı duran, gizemli ve parlayan bir varlık gibi görünen, eterik bir kalite veren hafif dış cephenin aksine duruyor.